JellyPages.com

Salı, Mayıs 15, 2007

Amapola/ Gelincik...

Okumadan atladığın sayfalar,
Hayatının kırık notlarıdır...
Anılar, şimdi o yorgun sular,
Bu şiirin kanayan rüzgârıdır...
Her ırmak kendi göğüne yaslanır,
Her kuş kendi göğünü gök sanır...
Sahiplenerek yürüdüğün o ömür var ya;
Havada uçuşan gelincik tozlarıdır...

Bülent Özcan/''Gelincik Tozları''
Londra - 11.01.2001

Bahçede kendiliğinden açıvermiş; elma ağacının dibinde bu sabah gördüm. Yaprakları usulca sallayan esinti azıcık daha hızlansa çıt edip kopacak kadar inceydi boynu, parlak, arsız kızıllığı yanında mütevazı ve çekingen edası melodiye bir türlü oturmayan, prozodosi yanlış şarkı sözlerini hatırlatıyordu insana. Biraz da anneanneyi hatırlatıyordu, ''gelincik şerbeti'' tarifini aklında yazılı tutan bütün ölmüş Girit'li kadınları hatırlatıyordu. Bu açılıp saçılmış çiçek halinin akşama kalmayacağını, her bir çeneğin başka bir yöne uçuşup kaybolacağını bilmek acıtıyordu. Koparıp vazoya koyamayacağını, ne yapsan onun bu bir günlük saltanatını daha fazla uzatamayacağını da biliyordun, ne tuhaf... Belki de bu yüzden toplayıp şerbetini yapmayı akıl etmişti o eski kadınlar, bu gelip geçici hikâyeye bir virgül koymak, o ifadesi güç rengi hiç olmazsa birkaç ay saklayabilmek için. Zamanın hoyrat rüzgârından bir avuç gelincik kırmızısı kurtarıp kimbilir kimlerin ve nelerin kırdığı gönüllerini biraz olsun teskin edebilmek için belki...

( Kardeşim, üzerinize kuş sıçmıyorsa, köpek işemiyorsa, sabaha karşı terlemiyorsanız “klimatize” ortamlarınızda, çocukların topları ezmiyorsa şen şakrak; bilin ki sıçtınız! Bittiniz, artık kokunuz da kalmadı, renginiz de… Terletmeyen, 24 saat etkili deodorantlarınızla ozon tabakasının da içine sıçtınız, ter bezlerinizin de… Parfümlerinizle bastırdığınız kokunuz sizindi, sabah akşam sıkındıklarınızla kaç kişilik bir “aynı kokar ordusunun neferi” oldunuz? Sayamıyor musunuz? Bence artık “limited” işaretli ürünlerden kullanın. Ben size daha ne diyeyim?) diyerek pencere ardı çiçeklerine ve o çiçeklerin sahtekâr insanlarına seslenen yazarın bu kırılgan gelincikle alâkası nedir diye düşünmek beyhûde. Zaten bu mevsimde birşeylerin birşeylerle ne kadar uyup uymadığını, ne kadar alâkalı olup olmadığını düşünüyorsanız Mayıs fazla kalmaz ki sizde, çeker gider. Ve haklıdır üstelik, çok ta iyi eder!..

1 yorum:

Adsız dedi ki...

bu güzel yazı için teşekkür ederim. Gelincik şerbeti ile ilgili minik bir katkı: Bozcaada'da bir yer üretiyor, geçen yaz önce buz gibi bir bardak içmiş arkasından da bir şişe satın almıştım bir kafeden. istanbul'a gidince hemen bitti tabi.aklınızda olsun isteyince gönderiyorlar. adresleri:
http://www.bozcaada.info/gelincik/adagelincik.html
bana hatırlattığınız için tekrar teşekkür ederim.
neslihan şimşek