JellyPages.com

Çarşamba, Temmuz 19, 2006

Pasaje/ Geçit...

Yarısını tuttum
çocuk doktoru
olmamı isteyen anneme
hasta yatağında verdiğim sözün
doktor olamadım ama
çocuk kaldım...

Sunay Akın/ Kaza Süsü

Oysa büyüyor çocuk olan herşey zamanla; büyümek belki de en acımasız, en hoyrat tarafı zamanın. O pek meşhur ''içteki çocuk'' giderek daralan bir alana sıkışıp kalıyor sonunda, ''yapma bakiym'', ''sus, otur'', ''akşam baban gelince görürsün sen'' ler arasında bir avuçluk evcilik alanı kalmış ise ne âlâ. Ve sonra; hastalıklarla tanışıyor büyüyen varlık, belki o zaman kavrıyor hastalık denen şeyin her zaman kızamık şekeri kıvamında, şımarık ve nazlı bir ateşten ibaret olmadığını. Ateşli alınlara dokunan serin ana-baba eli elbette çok daha iyidir diye düşünüyor insan doktorların damarlarına batırıp çıkardığı şırıngalardan. Ve bedeninde olan bitenleri kavrayamadığı, sebebini anlayamadığı zaman dönüyor o masum ve geçici çocukluk hastalıklarındaki haline. Bu defa konu alındaki el ile halledilemiyor lâkin; ''kuşku'' diyorlar, ''ameliyat'' diyorlar, ''hastaneye yatacaksın'' diyorlar adama, ''hadi yaa, o da nedenmiş'' kısmını çabuk geçmek gerekiyor bu kez, hastalık karşısında zaman ''aman'' falan dinlemiyor...
Girne sahilinde bıraktığım ayak izlerimi çoktan silmiş olmalı Akdeniz, haklı tabii, değişmek gerek, hiçbir şey varolduğu ''an''da kalamaz. Ben de değişmek zorundayım, yüklerimden kurtulmak, kendime dert ettiğim ne varsa tek tek gözden geçirmek, belki önceliklerimi değiştirmek, artık kendimi daha çok önemsemek zorundayım. Zaman bana bunu emrediyor şimdi, ''yoksa''ların yok edilme vakti. Kısa bir süre sonra uzanacağım ameliyat masasından beynimi ve varlığımı ağırlaştıran, bana ait olmadığı halde bende varolmakta ısrarlı ve doktorların ''kuşkulu'' dedikleri o şeyden kurtulmuş olarak kalkmayı diliyorum. Bir geçit var önümde, öyle ya da böyle geçmek zorundayım. Elimi tutup ''korkma, yanındayız'' diyen, bana sarılıp enerji ve güç veren, ''neler neler geçti, bu da geçer yâhû'' diyerek hastalığıma meydan okuyacak direnci kazandıran tüm sevgili ''dost''larıma inşallah sağlıkla geri döndüğümde gönlümce teşekkür edebileceğim. Şimdi ne desem boş çünkü. Bir de ''dost'' kılığına girmişlerim var tabii, onlar yüzüme ''ah vah'' edip daha önce yaptıkları gibi yokluğumda ardımdan konuşacaklar. Olsun, hepsini şimdiden affediyorum. Onlar da tekamüllerinin daha üst boyutuna geldiklerinde, zor sınavlardan geçip başka bir noktaya ulaştıklarında anlayacaklar nasılsa, zamana bırakıyorum. Anladım ki; ''kötü''yü silip yok etmek benim harcım değil, hükmedip yargılamak ise hiç değil. Cezayı büyük sistem tayin eder ve mutlaka uygular. ''İyi'' iyiyi, ''kötü'' kötüyü çağırır, bunlar hep birbirini ve benzerini çoğaltır. Şimdi; siz sevgili okuyucularımdan bir isteğim var. Elbette burayı okuyan herkesin eşit derecede ''sevgili'' olmadığının da farkındayım, çünkü düşmanlarım dostlarımdan daha ilgili takip ediyor yazdıklarımı, daha hırsla okuyor onlar, sözüm bu yüzden sadece ''sevgili'' olanlaradır. İçinizde akıp çağlayan, devinip çoğalan ve hep varolduğuna inandığım o ''iyi'' enerjiyi gönderin bana, kiminiz dualarıyla, kiminiz düşünceleriyle, kiminiz sözcükleriyle yapabilir bunu, biliyorum. Bu dar geçitten geçerken ihtiyacım olan tek şey bu. Başka hiçbir şey istemiyorum. ''İyi''yi çoğaltacağınıza, ''iyiliği'' büyüteceğinize inanıyorum. ''Kötü'' var ya; uğraşırken bazen eline bulaşıyor insanın, yıka yıka çıkmıyor. Ben elimi yıkayabildiğimi sanmıştım, meğer becerememişim, ''kötü huylu'' dedi doktorlar. Şimdi benim içimde ''iyi'' ile ''kötü''nün savaşı var. ''İyi''nin kazanmasını isteyenler, biliyorum, yanımdasınız. Diyelim ki ''kötü'' kazandı, olur ya; (bilirsiniz, hayatımızda kötünün iyiye galebe çaldığı zamanlar ve durumlar da yok değildir) o zaman da söz verin bana, kumsaldaki ayak izlerini benim adıma hep saklayacaksınız. Siz benim ne demek istediğimi herhalde anlarsınız. Anlaştık mı?... Posted by Picasa

12 yorum:

Adsız dedi ki...

Sayın Handan Hanım.
Ben Sizin Sevgili grubuna dahil olanlardan değilim,birbirimizi tanımıyoruz fakat yazılarınızı takip eden biriyim.Her ne kadar sevdiklerinizden iyi dileklerini istiyorsanızda,ben de tüm samimiyetimle içimdeki bütün iyi savaşçıları sizi dar geçitten geçirmeye yardım etmeye gönderiyorum ve umarım işlerini iyi yapıp,kaybolan ayak izlerinizi,yeniden ayaklarınızla bırakmanızı sağlayacaklardır.Size güç ve metanet diliyorum,burada olacaksınız eminim...

Handan Demiralp dedi ki...

Çok teşekkür ederim ''sevgili'' Ayda; bu bana yeter. Hayır dilekleriniz aydınlık olup sizi ve sevdiklerinizi de kuşatsın inşallah, sağolun ve hep varolun...

Adsız dedi ki...

Küçücük bir bulut dahî, koskoca güneşin önünden geçerken ışığı gölgeye çevirebilir, lâkin; Dünya'nın gıdım gıdım dönüşü bu durumu değiştirir. Demem o ki sevgili Cân; bu dar geçitler hep oldu-olacak yaşamlarımızda, yeter ki bizi bağladığı yol çıksın feraha. Bunu da atlatacağız evvel Allah, daha ne geçitler var sırada...

Handan Demiralp dedi ki...

Cân; benim lâfa lâf eklememe hacet mi var? Söylenecekler bence de, külliyen ve tastamam aha da bu kadar:) İnşallah geçeceğiz, kışın en kış gününden yazın en yaz gününe, parçadan bütüne, bütünden kimbilir nereye? Bekleyelim, yaşayalım da görelim hele...

İpek Kuscu dedi ki...

Canım Handan;çocuk yüreğinini koruyabilsek aslında iyi olmamız o kadar kolay kı,çünkü çocuk yüreği kesinlikle iyileşmek ister,başka kuşku ve endişe taşımaz ve geride hiç iz bırakmaksızın doktorları da şaşırtarak iyileşir.Senden ricam ,bunu dikkate al.Senin iyi olmak dışında bir alternatifin yok.Bu gece de senden haber gelinceye değin hep yüreğim dualarım seninle.

Adsız dedi ki...

Sevgili Handan,
5 gün telefondan internetten uzaklardaydım.Henüz medeniyete döndüğümde ilk işim sayfanı açıp okumak oldu.Üzülerek haberdar oldum.
Farkındaysan-yaş farkımı da kullanarak- hitabımı değiştirdim. Sana daha yakın olmak için.
Bir süre önce tamamen tesadüf sonucu yazılarına ulaşmış ve tiryakisi olmuştum.Belki kader böyle istedi.Nelerin farkında olduğunu tahmin edebiliyorum artık.Beni de çok iyi anlayacağını.
Koca evrende şekillere bürünmüş minicik enerji parçacıkları değilmiyiz? Evren de kusursuz değil.Bazen muhteşem enerjimizde voltaj bozukluğu olur.Bu da hastalık olarak ortaya çıkar.Sorunu ortadan kaldırmak için voltajı yerine oturtmak yeterli.O zaman birbirimize yardımcı olacağız.Sen yardıma açık olacaksın ki öyle olduğunu ifade ediyorsun.Biz de sana düzgün enerji göndereceğiz.Şuna dikkatini çekeyim.Bugüne kadar enerji gönderdiğim herkes yararını gördü.bana da böyle bir özellik biraz fazlasıyla verilmiş.Geç farkettim ama ferkettim.Dedim ya sana ulaşmam belki kaderdi.Her sabah saat 9.00 gibi lütfen benden gelecek enerjiye konsantre ol.Kabul et.Hem hissedeceksin hem yararlanacaksın.BU İŞ MUTLU BİTECEK. Tek ricam bu konu aramızda bir daha gündeme gelmeyecek.Tabiiki yarralandığında teşekkür edebilirsin.Yoksa çatlarsın biliyorum.Ama hepsi o kadar.Haydi içini huzurla doldur.Bir de bunu yaşaman gerekiyormuş.Yaşa ve sonra hhepsini güzel güzel yaz olurmu.Seni çok ama çok seviyoruz.Saygılarımla.

birisinin yeri dedi ki...

Sevgili Handan,
Hani o sonbahar akşamında Emek Cafe Yeniköy'de oturup saatlerce sohbet etmiştik...
O engin ve eşsiz hoşgörün benim kediler hakkında yazdığım yazımı bile tolere etmişti...
Hayvan haklarını , canların hakları olarak senden öğrendim.
Bir de sen benim en uzun yazılarımı bile sıkılmadan okuyordun...
Aklımda kalan çok şey var elbette ancak hızlı çalışan o metabolizman...
Kızartma patatesleri götürüşün :)
İnsanların öyle ağzı açık hayranlıkla seni seyredişleri...
O enerji...
Senin eritemeyeceğin bir 'kötü' yoktur bilirim...
Bir önceki aramamda Ankara'da idin hatırlarsan...
Şimdi kendime kızıyorum, keşke daha sık buluşsaydık , oturup o keyifli sohbetlerimize devam etseydik diye...
Ama söz, ilk fırsatta sen tamam dediğinde yine görüşelim... (katılmak isteyen dostlar mutlaka olmak isteyecektir eminim, herkes misafirimiz olsun)
Bu sefer çok kişi olalım da senin o tanımlanamaz pozitifliğinden, milletin öyle seni ağzı açık seyredişinden başkaları da sebeplensin...
Bizlerden sana ulaşacak elektrik sinyalleri, içindeki o doğal atom reaktörünün enerjisiyle birleştiğinde ve üzerine bir de senin için yüce Yaradana edeceğimiz o dualar eklendiğinde...
En kısa zamanda yine beraber olacağız...
Geniş bir masada...
Başka dostların da katılımıyla..
Yine Yeniköy' de...
Yine Emek Cafe'de...
Kimbilir yine bir sonbahara denk gelecek...
SABIR VE SELâMETLE...

not: hemen arıyorum..

Adsız dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
Handan Demiralp dedi ki...

Bütün sevgili ve ''gerçek'' dostlarıma gönülden teşekkür ile, sevginiz, hayır dualarınız ve pozitif enerjiniz ile aydınlığa çıkacağım. Hep bir arada, gönül ve düşünce birliği içinde olabilmek ümidimle...

zeyno dedi ki...

Merhaba, blogunuza Baver in blogundaki yorumlarınızdan ulaştım, birkaç yazınızı okudum.Geç bulmuşum sizi anladım. Ama diliyorum, en sağlıklı şekilde yine burada olursunuz ve ben sizi okumaya devam ederim. Dualarım sizinle....

Handan Demiralp dedi ki...

Hakan, Ali Can, Zeyno ve herkes; gönülden teşekkür ediyorum sizlere. Moralim yüksek, biraz çabuk yoruluyorum artık belki ama olsun, biliyorum geçecek. Güzel ve aydınlık günlerde, gene neşeyle, keyifle hayata dair ne varsa hakkını vererek paylaşabilmek dileğim ile, sağolun...

Handan Demiralp dedi ki...

Daha evvel gece yayınlarımda ''niçin bizim yolladığımız mailler okunmuyor da bazıları okunuyor'' tavrına sayfamdaki yorumlar ve bunlara verdiğim ya da vermediğim cevaplar da eklenerek benim asabım oynatılırsa bugüne kadar yapmadığım şeyi yapar ve bu sayfanın yayıncısı olarak bazı yorumları (niyetine, amacına, muhtevasına bakmadan) silerim kardeşim! Beğenmeyen çeker gider, işte o kadar!Bari buraya yazılanlara karışmayın, yorumları ve verilen yahut verilmeyen cevapları yorumlamayın yahu, insaf artık!