





Ne ki; Georges Correface halen Paris'te yaşamaktadır, ayrıca çok işi vardır, habire film çevirmesi, konferanslar falan vermesi, kimi ödüller alması gerekmektedir, üstelik siz İstanbul'u terkedeli neredeyse bir sene olmuştur, sevmediğiniz, sevemediğiniz bir şehirde öyle ya da böyle, daha bir süre yaşamak zorundasınızdır. O sevmediğiniz, sevemediğiniz şehirde zaman sanki hep aynı ağır ritmde akmaktadır, yaşadığınız anlamsız sitedeki bir o kadar anlamsız inşaat ta dahil, herşey eski tas-eski hamam kıvamındadır ama vaziyetteki yegâne fark artık o eski hamamın suyunun da kesik olmasıdır! Halihazırda tadından yenmeyecek duruma gelmiş olan o şehirde (buna şahtı, şahbaz oldu da denebilir rahatlıkla!) parmaklarınızı baharat kavanozlarına daldırıp koklaya koklaya rutin hayata farklı bir lezzet katmaya uğraşmanız, içine eklenen baharatlardan kimliği değişime uğramış yemekler yapmanız dahi kafî gelmez, nafile gayrettir. Kapınız çalınır tabii, gelen gideniniz çok olur dostlar sağolsun, orası ayrı ama bu adam ve peşine takıp getireceği hatıraları boşuna beklersiniz, çünkü gelmez, gelmeyecektir...
Bu filmi hâlâ izlemediyseniz bulup buluşturup izleyin, sonra mutfağınıza gidip baharat kavanozlarını yoklayın, tükenen ya da eksilen varsa hemen alıp yerine koyun. Ne yemeğiniz, ne de hikâyeniz yavan olmasın, eksik kalmasın, mutlaka tamamlamanın bir yolunu bulun derim. Ben baharatı her zaman önemserim, siz de sakın hafife almayın, sonra da oturup kapının çalmasını bekleyin. Olur da çalarsa, üstelik açtığınız kapının önünde Georges Correface duruyorsa hemen bana da haber verin :)
Bu filmi hâlâ izlemediyseniz bulup buluşturup izleyin, sonra mutfağınıza gidip baharat kavanozlarını yoklayın, tükenen ya da eksilen varsa hemen alıp yerine koyun. Ne yemeğiniz, ne de hikâyeniz yavan olmasın, eksik kalmasın, mutlaka tamamlamanın bir yolunu bulun derim. Ben baharatı her zaman önemserim, siz de sakın hafife almayın, sonra da oturup kapının çalmasını bekleyin. Olur da çalarsa, üstelik açtığınız kapının önünde Georges Correface duruyorsa hemen bana da haber verin :)
2 yorum:
CankızcanankızHandan, Correface'yi getirmem, bunca baharatlı mutfağıma rağmen mümkün olmayabilir. Hani başımla beraber, hamam sahnesinde bence sınıflandırılamayan tip mağduru adamla oturuşa geçmiş olmasına rağmen, mi desem? Peki kandırık yapsam sana, kapı çaldı belki de o geldi desem, sen de gelen mi? Kimsecik mırmır, Cancan mıhmıh, Oya öpöp suda hareler gibi çoğalarak...
Vallahi teklif aldırılmayacak gibi değil Oya Can:) Ayrıca ben ''Politiki Kouzina''da yemek pişirme tutkunu Faris'i canlandıran Correface olsaydım senin mutfağına uğramadan hikâyemi asla ve kât'a tamamlamazdım. O mutfağa uğramışken zaten bir kahve içilir, sohbetti, hatıralardı, eski yemek reçeteleriydi derken benim oraya gelecek kadar zamanım olmuş olur. E daha ne? Gelmem mi? Beni kandır da, sen kandır hep, tümden razıyım:) Hepinizi hepimizle birlikte candan kucaklarım...
Yorum Gönder