JellyPages.com

Pazartesi, Mart 10, 2008

El Hallazgo/ Buluş...

Kendimi suyun kaldırma kuvvetini bulduğunda elinde hamam tası, belinde peştemal ile (bu bizim ifademiz tabii, bana göre anadan üryan fırlamıştır adam o sevinçle) sokağa fırlayan ve ''evreka, evreka!/ buldum, buldum!'' diye haykıran ünlü bilgin Arşimet gibi hissetmemden daha tabii ne olabilir ki? Buz gibi bir Madrid öğle üzerinde, öylesine ruhumu gezdirirken çıkıverdi karşıma, gözlerime inanamadım! Derhal ''Viva la Vida'' isimli bu organik market ve vejetaryen büfeye daldım, dükkândakileri içimden yükselen coşkulu bir aşkla selâmladım...

Burası hem tamamen organik şekilde üretilmiş vejetaryen ve vegan gıdaların satıldığı bir market, hem de çok şirin bir restoran. Mekânın tasarımı ve döşenmesinde de çevreyle dost malzemeler kullanılmış, ayrıca bütün atıklar türlerine göre titizlikle ayrıştırılıyor. Duvarların boyası bile organikmiş, genellikle verniksiz, düz ahşap malzeme ve hasır kullanılmış. İki ayrı bölüm var restoran kısmında, sıcak ve soğuk yiyecekler self servis usûlü ile müşteriye sunuluyor. Birkaç çeşit hafif tatlı da yemeğe nokta koymak üzere en son bölümde bekliyor. Bu dükkânda hiçbir yemeğe beyaz un, beyaz şeker ve rafine edilmiş tuz konmuyor...

Genellikle taze sebzeler ve tahıllar kullanılarak hazırlanmış yemekler, salatalar çeşitli soslarla tatlandırılarak yeniyor. Vejetaryen ve veganların temel gıdası olan soya fasulyesi filizinden tofusuna, sosundan sütüne kadar hemen her yemeğin baş misafiri oluyor. Nohut, mercimek, bulgur, kuskus, bol kepekli makarna ve esmer pirinç de eksik değil elbette, isteyen istediğinden istediği kadar yiyor...

Hepsinden tatmak istesem de midemin belli bir kapasitesi var, bu yüzden seçmece usûlü ile tabağımı dolduruyorum. Bir başka önemli husus da şu ki; burada porselen ya da seramik servis tabağı, madenî çatal, kaşık, bıçak, cam bardak vb. kullanılmıyor çünkü bunları defalarca yıkamak için su+deterjan+elektrik enerjisi vs. gerekiyor, her türlü yağ çözücü deterjanın da mutlaka fosfat içerdiği biliniyor. Dönüştürülmüş kartondan yapılmış bölmeli servis tabakları, aynı malzemeden bardaklar, çok ince tahtadan mamûl kaşık, çatal ve bıçaklar servis bölümünde hazır bekliyor. Peçeteler de dönüştürülmüş kağıttan, hiçbirinde boya, süs-püs yok, hepsi aynı saman rengi. Hayatımda ilk kez yediğim kızartılmış yuka gövdesine bayılıyorum, patatese beş basan bir lezzeti var. Kalın dilimlenmiş mantarın özel bir sosla pişirildiği yemek ise en etsever kişiyi bile tatmin edecek tada sahip gerçekten, yemeklerde sadece organik zeytinyağı kullanıldığını söylemeye gerek var mı? Çeşitli baharatlar, karabiber değirmenleri ve doğal deniz tuzu isteğe bağlı olarak servis büfesinde yerini almış. Taze sebze ve meyve suları, birbirinden değişik sağlıklı içecekler arasından seçim yapabiliyorsunuz. Boyalı, gazlı, kolalı hiçbir içeceğe rastlamak mümkün değil burada. Ekmekleri de kendi özel üretimleriymiş, tahıllı, kepekli, cevizli vb. bir sürü ekmek çeşidi var. ''Viva la Vida''da seçip aldığınız yiyecekler tabakla beraber tartılıyor, 100 gramı 1.80 eurodan satılıyor. Sahipleri İngilizce bilen nadir İspanyollardan olduğu için aramızdaki muhabbet giderek koyulaşıyor, dükkânda feng-shui kaidelerini uyguladıklarını ve düzenli olarak yoga yaptıklarını öğreniyorum. Mekânın giriş kapısındaki tas içinde yer alan doğal kristal taş enerji akışını düzenliyormuş, renkler ve müzik de zaten buna göre seçilmiş. Satın aldığım birkaç kutu bitki çayı dönüşümlü kese kağıdının içine konup bana veriliyor. Bu dükkâna plastiğin hiçbir çeşidi giremiyor. Varlığıma sevgiyle kattığım, kâinatla uyumlu leziz yiyeceklerle karnım doymuş olarak güleryüzlü dükkân sahiplerine veda edip çıkıyorum. Soğuk Madrid havası çarpıyor yüzüme ama hiç aldırmıyorum, karşıdaki parkta köpeklerini gezdiren çok yaşlı İspanyol teyzelere sevinçle gülümseyip yüreğimin taaa içinden ''evet yâhû, bu durumda viva la vida * gerçekten!'' diyorum:)

* Viva la Vida! /Yaşasın Hayat!..


5 yorum:

Adsız dedi ki...

Handan Hanım merhaba,
Şimdi orada olmayı nasıl isterdim bilemezsiniz..
Harika...
Benim yerime de gezin doğal dükkanları lutfen..En sevdiğim iş kolu bu işte...Doğal bir şeyler üretmek....
Mineflora

Handan Demiralp dedi ki...

Siz bunu zaten mükemmelen yapmaktasınız sevgili Mine Hanım'cığım, yetiştirdiğiniz güzelim bitkiler, içine sevginizi eklediğiniz mis kokulu sabunlarınız, koruyup kolladığınız onca can, daha ne olsun? Ama burası benim gördüklerim arasında hakikaten en şirin, en maksadına uygun, en hoş yerdi. Allah bizlere de nasip eder inşallah diyelim. Sizi sevgimle kucaklıyorum...

Adsız dedi ki...

İlk Madrid gezimde keşfedemediğime çok yandım şimdi bu güzel mekanı. Bir dahakine diyelim :)
Sağolasın Handan :)

Adsız dedi ki...

Hep unutuyorum; bir de Cafe de Chinitas'a git henüz gitmediysen. Gerçek bir flamenco gecesi olacak bak; hem de koca bir sürahi sangria dahil :)

Handan Demiralp dedi ki...

:) Sen de sağol Lâle'ciğim, birbirimize kilometrelerce öteden mekân bilgileri aktarmak keyifli. Viva la Vida pek öyle ayakaltı bir yerde değil, San Isıdoro Katedrali'nin karşısı gibi denebilir. Ben de tamamen tesadüf eseri buldum, bildiğimden değil yani. Ama bir dahaki seferinizde burada bir öğle yemeği yemenizi öneririm İlhan'la. Çok seveceğinizi düşünüyorum.Bütün bebelere selâm benden, benimkileri de bir özledim, var ya!..