JellyPages.com

Pazartesi, Haziran 23, 2014


Sağ ve sol tarafında antika ahşap sedirler bulunan, duvarlarında çok eski sepya fotoğraflar asılı tertipli odaya girdik, masasına oturdu ve etkileyici sesiyle başladı anlatmaya:
‘’1959 doğumluyum, Midyat-Alagöz köyündenim. Köklerimiz oralı. Ben de ilkokul sonrası Midyat Mor Gabriel Manastırı’na girdim, orta ve lise tahsilimi orada yaptım. Daha sonra Nusaybin’in bir köyüne gittim, kilise medresesinde eğitimci olarak… Din eğitimi vermek, koro kurup ilahiler öğretmek için. 1985 yılında Mardin Süryanî Kadim Cemaati’nin isteği üzerine burada, yani Mor Behnam Kilisesi’nde papaz olarak takdis edildim. Süryanî kilise sistemi içinde ruhanîler ikiye ayrılır; papazlar ve rahipler olarak. Şöyle ki; bekâr olanlar papaz olamaz, rahip olanlar da bekâr olmak zorundadır. Rahip olmak için üç ana şart vardır, bekârlık, fakirlik ve mütevazılık. Ben 19 yaşımda evlendim, eşim ise 18 yaşındaydı…’’
Daha evvel telefonda konuştuğum Yuhan Gabriel Akyüz’ün oğluydu, başka çocuğu var mıydı acaba? Hafifçe gülümseyerek başını öne eğdi, üzerimizde yaratacağı şaşkınlığı göze alarak ‘’13 çocuğum var’’ dedi, ‘’en büyüğü 27 yaşında, geriye doğru gidiyor işte yaşları…’’ Gerçekten çok şaşırdık, kırlaşmış saçları ve sakalının yüzüne verdiği olgun ifade dışında saygıdeğer ruhanînin o yaşta çocuğu olabileceğine inanmak güçtü doğrusu. Şaşkınlığı çabuk atlatıp sözü gene Sn. Akyüz’e bıraktık.
‘’ 6. yüzyılın ortalarında inşa edilen bu kilise 12., 17. ve 18. yüzyıllarda üç kez tadilât gördü. 13. yüzyıldan itibaren 20. yüzyılın ilk çeyreğine kadar Süryanîlerin din merkezi oldu. Hâttâ Mardin bu anlamda ikinci Kudüs ilân edilmiş olan kutsal bir şehirdir. Hristiyanlığı toplum olarak kabûl eden ilk topluluktur Süryanîler. Halen konuşmakta olduğumuz Süryanîce Hz. İsa ve Hz. Meryem zamanından bu yana kullanılmaktadır. Dilimizi yaşatmaya çok önem veriyoruz bu nedenle. Süryanî din sistemi demokratik yapısı ile dikkat çeker, ilk ayin programı Süryanîce yapılmış, ayinler içinde ilk kez müzik kullanılmıştır. Kadın haklarının verilmesi, yani kadınların ayinlere katılabilmesi, dinsel kimlik kazanması gene Süryanî kilisesi içinde olmuştur. Ülkemiz sınırları içinde artık yok ama, bazı manastırlarda Süryanî rahibeler vardır hâlâ. Bizler kiliseyi suiistimal etmeden, dinle devlet işlerini birbirinden ayırarak yaşamayı hedef alan bir topluluğuz, İncil yolumuzu aydınlatan bir ışıktır. Zaten kiliseyi yahût dini suiistimal etmek, başka maksatlarla kullanmaya kalkışmak çok tehlikelidir, diyebilirim ki neticeleri atom bombasından bile tehlikeli olur…’’

Hiç yorum yok: