''Vecd'' kelimesi ''kendinden geçecek derecede dalgınlık, kendinden geçecek kadar Tanrı sevgisine dalma, yüksek heyecan durumu'' olarak açıklanıyor Mustafa Nihat Özön'ün ''Osmanlıca-Türkçe'' sözlüğünde. İngilizce ''ecstasy'' olan kelime İspanyolcada ''éxtasis'' olarak kullanılıyor. Uyuşturucu piyasasında talebi yüksek olan bir tür hapa da benzer isim verilmekte. Lâkin bu hapı alarak ulvî bir kendinden geçme durumu yaşandığını pek sanmıyorum, o ayrı mes'ele...
İtalyan sanatçı Bernini yaşadığı döneme önemli eserlerle damgasını vurmuş. Öyle ki; Roma'nın hemen her köşesinde onun elinden çıkmış eserlerle karşılaşmanız mümkün. ''Azize Teresa'nın Vecdi'' adlı eseri sergilendikten kısa süre sonra Vatikan'daki ilk yerinden alınarak başka bir yere yerleştirilmişti. Peki neden? Kimileri bu heykelin olağanüstü bir sanat eseri olduğunu düşünse de, Papa VIII.Urban eserin Vatikan için fazla cinsel belirginlik taşıdığı gerekçesi ile onu geri çevirmişti. Heykeli şehirdeki fazla tanınmamış, ücra bir şapele göndermesi bu yüzdendi. Hâttâ bir İngiliz eleştirmen bu eserin bir hristiyan kilisesine yerleştirilebilecek en uygunsuz süsleme olduğunu söyleyerek kınamıştı. Heykelde Azize Teresa sırtüstü yatmış, vücudu ve ayakları tuhaf biçimde kıvrılmış olarak görünmekteydi. Bu azize uykusunda bir meleğin kendisini ziyaret ettiğini açıkladıktan sonra azize ilân edilmiş bir rahibeydi. Ona inanmayan muhalifler bu deneyimin manevî değil, cinsel olduğunu düşünüyorlardı. Elinde altın bir okla Azize Teresa'nın başında duran melek garip bir ifade ile gülümsemekteydi. Arka plânda gene altın rengi ışık huzmeleri bulunmaktaydı. Azize tamamen kumaşlar altında ve başı da örtülü durumdaydı ama kapalı gözleri, yarı açık ağzı ve kıvrılmış bedeni ile çıplak ayakları eserin neredeyse pornografik olarak tanımlanarak kınanmasına sebep olmuştu. Bu yüzden, ilk yerleştirildiği yerden alınıp Santa Maria Della Vittoria'ya taşınmıştı. Bir başka deyişle, Vatikan heykeli ''sanatçının onayı alındığı'' ve daha uygun bir yerde sergilenmesi gerekçesi ile kibarca sınırları dışına çıkarmıştı. Bu Bernini'nin çok ta umurunda olmasa gerekti diye düşünmekteyim; adamın Roma şehrinin en merkezî yerlerinde ve daha da mühimi Vatikan'da dünya kadar eseri var zaten..
Azize Teresa, daha sonra kaleme aldığı kitabında ''meleğin elindeki altın oku yüreğine sapladığını, içini alevler kapladığını, vücudunun her tarafının titrediğini ve bunun tarifi imkânsız bir zevk olduğunu'' anlatmıştı. Konuyu elbette tartışmayacağım, eseri özellikle görmeye gittim ve bana böyle bir izlenim vermedi. Bunun bakış açısına ve niyete göre değişebileceğini düşünüyorum. Santa Maria Della Vittoria içinde yer alan heykel, gayet loş olan kilisede hemen dikkat çekiyor çünkü Bernini arka plândaki altın ışık huzmelerini ve meleğin elindeki altın oku karanlık ortamda eseri aydınlatarak dikkati üzerine çekmesi için tasarlamış ve bunu başarmış.
Bernini enteresan bir adam aslında, çok yetenekli, bakış açısı değişik ve yaşadığı dönem içinde kendisi ile aynı sanatı icra eden başkalarına kıyasla çok daha fazla sayıda eser vermiş. Gerçi, normal çalışma hızı ile hiçbir sanatçının bu kadar eseri hayatına sığdıramayacağı ve Bernini'nin eserlerinin küçük modellerini yaparak yontu işini yardımcılarına bıraktığı da iddia edilmekte. Bir başka ilginç tarafı ''Illuminati'' üyesi olduğu ve eserlerinde buna ilişkin işaretler bulunduğu iddiası. Bilim ve sanatın dinin önüne geçmesini asla istemeyen kiliseye karşı oluşturulmuş bir kardeşlik grubu bu ve çalışmalarını gayet gizli yürütüyor. Dan Brown ''Da Vinci Şifresi'' ile ''Melekler ve Şeytanlar'' adlı eserlerinde bundan sıkça söz ediyor. Dinsel anlatıma hafif yollu cinsel anlatım kattığı iddiaları konusunda kendisine soru sorma şansımız elbette yok, ancak eserlerine bakarak bir sonuç çıkarmamız mümkün. Barok üslûpla çalışmış olan bu sanatçı çoğu eserinde ''abartmış olmak''la eleştirilmiş. Ben beğendim, oldukça etkileyici bir abartısı var o halde Bernini'nin ve içinde yaşadığı döneme göre oldukça da cesur tabii...(Az önce verdiğim linkten sanatçının birçok eserine ulaşmanız mümkün, ayrıntılı bakın derim.)
Evet; işte Roma'nın hemen her tarafında imzasını görebileceğiniz bir ustanın kısa hikâyesi. ''Azize Teresa'nın Vecdi'' beni rahatsız etmediği gibi özellikle yüz ifadelerine hayran kaldığımı belirtmeliyim. Soğuk mermere bu gibi insanî ifadeleri nakışlamak hiç te kolay olmasa gerektir. İsteyen ''aaa, ne ayıp'' desin, isteyen ''mükemmel'' diyerek alkışlasın. Zaten sanat biraz da bu değil midir? Teşekkürler Gian Lorenzo Bernini, bu muhteşem eserleri yaptığın ve hâttâ abarttığın için...
E ben de bir miktar abarttım tabii; Roma'ya gidip te Trevi Çeşmesi'ne para atmadan dönene tuhaf bakıyor olsalar da ben böyle turistik tavırlardan yana değildim açıkçası. Yapmam falan diyordum, bir de baktım ki yapmışım, usûlüne uygun olarak hem de. Bu da Bernini'ye bir selâm oluversin benden, kendimce...
İtalyan sanatçı Bernini yaşadığı döneme önemli eserlerle damgasını vurmuş. Öyle ki; Roma'nın hemen her köşesinde onun elinden çıkmış eserlerle karşılaşmanız mümkün. ''Azize Teresa'nın Vecdi'' adlı eseri sergilendikten kısa süre sonra Vatikan'daki ilk yerinden alınarak başka bir yere yerleştirilmişti. Peki neden? Kimileri bu heykelin olağanüstü bir sanat eseri olduğunu düşünse de, Papa VIII.Urban eserin Vatikan için fazla cinsel belirginlik taşıdığı gerekçesi ile onu geri çevirmişti. Heykeli şehirdeki fazla tanınmamış, ücra bir şapele göndermesi bu yüzdendi. Hâttâ bir İngiliz eleştirmen bu eserin bir hristiyan kilisesine yerleştirilebilecek en uygunsuz süsleme olduğunu söyleyerek kınamıştı. Heykelde Azize Teresa sırtüstü yatmış, vücudu ve ayakları tuhaf biçimde kıvrılmış olarak görünmekteydi. Bu azize uykusunda bir meleğin kendisini ziyaret ettiğini açıkladıktan sonra azize ilân edilmiş bir rahibeydi. Ona inanmayan muhalifler bu deneyimin manevî değil, cinsel olduğunu düşünüyorlardı. Elinde altın bir okla Azize Teresa'nın başında duran melek garip bir ifade ile gülümsemekteydi. Arka plânda gene altın rengi ışık huzmeleri bulunmaktaydı. Azize tamamen kumaşlar altında ve başı da örtülü durumdaydı ama kapalı gözleri, yarı açık ağzı ve kıvrılmış bedeni ile çıplak ayakları eserin neredeyse pornografik olarak tanımlanarak kınanmasına sebep olmuştu. Bu yüzden, ilk yerleştirildiği yerden alınıp Santa Maria Della Vittoria'ya taşınmıştı. Bir başka deyişle, Vatikan heykeli ''sanatçının onayı alındığı'' ve daha uygun bir yerde sergilenmesi gerekçesi ile kibarca sınırları dışına çıkarmıştı. Bu Bernini'nin çok ta umurunda olmasa gerekti diye düşünmekteyim; adamın Roma şehrinin en merkezî yerlerinde ve daha da mühimi Vatikan'da dünya kadar eseri var zaten..
Azize Teresa, daha sonra kaleme aldığı kitabında ''meleğin elindeki altın oku yüreğine sapladığını, içini alevler kapladığını, vücudunun her tarafının titrediğini ve bunun tarifi imkânsız bir zevk olduğunu'' anlatmıştı. Konuyu elbette tartışmayacağım, eseri özellikle görmeye gittim ve bana böyle bir izlenim vermedi. Bunun bakış açısına ve niyete göre değişebileceğini düşünüyorum. Santa Maria Della Vittoria içinde yer alan heykel, gayet loş olan kilisede hemen dikkat çekiyor çünkü Bernini arka plândaki altın ışık huzmelerini ve meleğin elindeki altın oku karanlık ortamda eseri aydınlatarak dikkati üzerine çekmesi için tasarlamış ve bunu başarmış.
Bernini enteresan bir adam aslında, çok yetenekli, bakış açısı değişik ve yaşadığı dönem içinde kendisi ile aynı sanatı icra eden başkalarına kıyasla çok daha fazla sayıda eser vermiş. Gerçi, normal çalışma hızı ile hiçbir sanatçının bu kadar eseri hayatına sığdıramayacağı ve Bernini'nin eserlerinin küçük modellerini yaparak yontu işini yardımcılarına bıraktığı da iddia edilmekte. Bir başka ilginç tarafı ''Illuminati'' üyesi olduğu ve eserlerinde buna ilişkin işaretler bulunduğu iddiası. Bilim ve sanatın dinin önüne geçmesini asla istemeyen kiliseye karşı oluşturulmuş bir kardeşlik grubu bu ve çalışmalarını gayet gizli yürütüyor. Dan Brown ''Da Vinci Şifresi'' ile ''Melekler ve Şeytanlar'' adlı eserlerinde bundan sıkça söz ediyor. Dinsel anlatıma hafif yollu cinsel anlatım kattığı iddiaları konusunda kendisine soru sorma şansımız elbette yok, ancak eserlerine bakarak bir sonuç çıkarmamız mümkün. Barok üslûpla çalışmış olan bu sanatçı çoğu eserinde ''abartmış olmak''la eleştirilmiş. Ben beğendim, oldukça etkileyici bir abartısı var o halde Bernini'nin ve içinde yaşadığı döneme göre oldukça da cesur tabii...(Az önce verdiğim linkten sanatçının birçok eserine ulaşmanız mümkün, ayrıntılı bakın derim.)
Evet; işte Roma'nın hemen her tarafında imzasını görebileceğiniz bir ustanın kısa hikâyesi. ''Azize Teresa'nın Vecdi'' beni rahatsız etmediği gibi özellikle yüz ifadelerine hayran kaldığımı belirtmeliyim. Soğuk mermere bu gibi insanî ifadeleri nakışlamak hiç te kolay olmasa gerektir. İsteyen ''aaa, ne ayıp'' desin, isteyen ''mükemmel'' diyerek alkışlasın. Zaten sanat biraz da bu değil midir? Teşekkürler Gian Lorenzo Bernini, bu muhteşem eserleri yaptığın ve hâttâ abarttığın için...
E ben de bir miktar abarttım tabii; Roma'ya gidip te Trevi Çeşmesi'ne para atmadan dönene tuhaf bakıyor olsalar da ben böyle turistik tavırlardan yana değildim açıkçası. Yapmam falan diyordum, bir de baktım ki yapmışım, usûlüne uygun olarak hem de. Bu da Bernini'ye bir selâm oluversin benden, kendimce...
6 yorum:
handan hanım çok güzel gitmiş görmüşsünüz ama Azize Teresa'nın Vecdini ve Bernini'yi Dan Brown gibi anlatmışsınız (Melekler ve Şeytanlar sayfa 346 ve 347, Dan Brown). Kendi yorumunuz daha değerli olurdu.
bn dan brown un melekler ve şeytanlar adlı kitabını okuyorum..merak edip araştırdım ve sizin sitenizde bu konudan bahsedildigini gordum..
berninin gercekten bi illuminati uyesi olması ihtimali ile ilgili herhangi bir bilginiz varmı acaba?
roma da kitapta bahsedilen kadar mistik bir hava ve sanat eserlerinde 'gizli işaretler' olarak nitelendirebileceginiz bir sey var mı acaba??
merakımı mazur gorun..sorularım fazla basit yada hayalci olabilir ama bu konudaki bilgim maalesef bi romanda okuduklarımla sınırlı..romaya gdp bizzat gormus biri olan size danısmanın dogru olacagını dusundum....
Hepsi var evet değerli okurum, zaten çoğu kişi bu gizli işaretleri yerinde görebilmek için elinde kitap geziyor Roma'da. Kaldı ki daha sonraki yazılarımda sanatçıların niçin gizli işaretler koyma yoluna gittiklerini de anlatmıştım. Umarım okursunuz onları da...
Adnan Beyefendi'ye diyecek sözüm yok elbette, o öyle buyurdu ise öyledir der, güler geçerim efendim:)
teşekkür ederim cevabınız içn..
inşallah bi gun ben de o guzel yerlere gidebilirim..sonucta batı ozentiligi gbi yorumlamıyorum..bnce heryeri gormeli..ama tabi batı kulturunu benimsememek de gerk..ama gorsem de iyi olur;):D
selam handan hanım ben ^^melekler ve şeytanlar^^ adlı romandan meraklanıp araştırmak istedim.Gerçekten sizin gibi çıplak gözlerle Roma yı keş fetmeyi çok isterdim.Ama ne yazık ki daha kendi memleketim olan Mardini bile tam anlamaıyla keşfedemedim.size meil atmamın nedeni beni aydınlattıgınız için teşekür etmemdi.saygılarım la byss...
gerçekden inanılmaz.kitabı yeni bitirdim araştrdm & buraya geldim.dan brown her kitabnda beni oldukça etkiliyor & şaşrtıyor. merak ediyorum eğer bu kitapda geçenler doğruysa (ki sizde gidip o işaretleri görmüşsünüz)o zmn hala bu sawaş dewam etmekde & dan brownla birlikte herkes bunları öğrendi nerdeyse tüm dünya... o zmn bu adamı öldürmeleri lazım... kusura bakmayın brz sorularm yazar üzerine oluyor ama çok kafa karıştırıcı geliyo bu sebepden merakımı mazur görün....
Yorum Gönder